Kadıköy, Ümraniye Güzellik Salonu
Leke ve Akne Tedavisi
Akne yada bilinen adı ile sivilce her insanda ve özellikle ergenlik döneminde kendini gösteren bir cilt hastalığıdır. Yağ bezi kanallarının (folikül) cildin yüzeyinde daha yoğun bir yağ tabakası ile tıkanarak yağ bezlerinin salgıladığı yağın (sebum) cilt dışarısına atılamamasından kaynaklanır. Hemen hemen her insanda belli dönemlerde görülmektedir. Vücut herhangi bir dış müdahaleye gerensinim duymadan zaman içerisinde kendi tedavisini gerçekleştirir. Gerçekleştiremediği durumlarda ise problem müzmin bir hal alarak kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiler. Bu tür durumlarda akne tedavisi kaçınılmaz olabilir.
Sivilce ve Akne Neden OluÅŸur?
Yağ bezleri isimlerini, ürettikleri yağlı bir madde olan sebumdan alırlar. Normal şartlar altında sebum, kıl folikülü boyunca ilerler ve cilt yüzeyine çıkar.
Akne oluştuğu zaman sebum folikülün içinde kalır ve dışarı çıkamaz. Akneler yağ bezlerinin daha yoğun olarak bulunduğu yüz, boyun, sırt, kolların üstü ve omuzlar gibi bölgelerde daha çok oluşur. Siyah nokta şeklindeki akne lezyonlarına komedon adı verilirken, kırmızı, şişmiş ve irinli lezyonlara papül, nodül ve püstül denilmektedir.
Genetik Faktörler
Akne genetik özellikler de içeren bir olgudur. Aslında herkes belli bir dereceye kadar akne sorunu yaşayabilir, ama bazı kişilerin kimi akne türlerine genetik bir yatkınlıkları vardır. Eğer anne veya baba ergenlikte ya da hayatının herhangi bir döneminde akne problemi yaşamışsa çocuklarında akne görülme ihtimali daha yüksektir.
Hormonlar (Androjen)
Akneler genelde, vücut androjen hormonunu daha fazla üretmeye başladığı zaman oluşur. Androjen üretimi 11-14 yaşları arasında en üst seviyeye ulaştığında akneler de artmaktadır. Genç kadınlarda menstrüel döngü nedeniyle değişen hormon seviyeleri de aknelerde alevlenmelere neden olmaktadır. Bu değişiklikler yağ bezlerinin androjenlere olan hassasiyetini de etkilemektedir.
Bakteriler
Kapalı folikül, bakterilerin üremesi için uygun bir ortamdır. Özellikle bu ortamda yaşayan bakteri P.Acnes bakterisidir. Bu bakteri, sebumla beslenir ve aknesi olsun olmasın herkesin cildinde bulunur. Yağ bezi tıkandığında ve içi sebumla dolduğunda P.acnes bakterisi çok daha çabuk çoğalır. Bakterinin ürettiği kimyasallar folikül içinde ve cilt yüzeyinde inflamasyona neden olur.
Artan Sebum Ãœretimi
Yağ bezleri androjenler tarafından uyarıldıktan sonra daha fazla sebum üretmeye başlarlar. Yağlı sebum, folikülün içinde birikir ve yukarıya doğru hareket eder. Yukarı doğru hareket ederken, normal cilt bakterileri ve ölü cilt hücreleriyle birleşir. Sebum üretimi arttıkça, kıl folikülünün tıkanma ve komedonlara neden olma ihtimali de artmaktadır.
Folikülün İçerisindeki Değişimler
Androjen üretimi arttıkça ve yağ bezleri genişledikçe, kıl folikülünün cildin altına doğru uzanan yapısı da değişime uğramaktadır. Normalde ölü hücreler kademeli olarak dökülürler ve cilt yüzeyinden uzaklaşırlar. Ergenlik döneminde hücreler daha sık dökülürler ve birleşip yapışmaya daha müsaittirler, sebumla temas ettiklerinde folikülü tıkayabilirler. Bu durumda sebum ve ölü hücreler folikülde bir tıkaç oluştururlar.
Ciltte Leke ve Ä°z Tedavileri
Leke kadın ve erkeklerde en yaygın görülen cilt rahatsızlıklardan biridir. Lekelerin birçoğu özellikle yanak, alın ve çenede oluşur; yüze daha mat ve pürüzlü bir görüntü verir. Bazen vücut bölgelerinde yani sırtta, göğüste veya el üzerinde de oluşabilirler. Leke konusunda her şeyden önce dikkatli bir fizik muayenesi ve iyi bir anemnez şarttır. Lekeler doğuştan oluşabildiği gibi bazen çocukluk döneminde bazen de hamilelik sırasında veya kişinin geçirdiği bir takım sistemik rahatsızlıklar sırasında kullandığı ilaçlar ile birlikte artış gösterebilir. Leke oluşumunda güneşe maruz kalınan dönemlerde lekelerde artış olup olmadığı iyice araştırılmalıdır.
Lekeler iyi huylu iken bazen kötü huylu nitelik taşıyabileceğinden, leke vakalarında bu konuda uzmanlığı olan dermatologlara başvurmak ve bunun profesyonel ayrımını yapmak şarttır.
İyi huylu lekelerde kişiye estetik açıdan rahatsızlık vermediği takdirde alınması gerekmezken, bazı kötü huylu leke ve benlerde ben ve lekeleri kontrol altına almak, ben haritalarını çıkartmak ve 6 aylık periyotlar şeklinde onları takip etmek ve gerektiğinde benleri cerrahi olarak çıkartmak gerekecektir. Lekenin nedenleri olarak; güneş, hormonal değişiklikler, bazı sistemik hastalıklar, genetik faktörler, enfeksiyonel hastalıklar (mantar vs.), ilaç, yanlış kozmetikler, yanlış uygulamalar gibi durumlar sıralanabilir.
Melasma(Cloasma)
Doğum kontrol haplarının içerdikleri hormonlar, hamilelik sırasındaki hormonal değişimler, melanin pigmentin aşırı üretimini gibi nedenleri olabilir. Bu artış ile birlikte en çok güneş gören yanak, alın ve çene gibi bölgelerde boyutları büyük lekeler oluşabilir. Bazen genetik özellik taşıyan bu durumlar tekrarlayan hamileliklerle birlikte artış gösterebilir.
Kronik Güneş veya Solaryum Banyoları
Güneş ve solaryuma maruz kalmanın sonucunda cilt kendini korumak amacı ile daha kalınlaşır ve melanin pigment üretimi artar. Dolayısıyla leke oluşumunda artış görülür.
Çil (Efelid)
En çok yanak, alın ve çene kısmında görülen bu lekeler açık veya daha koyu kahverengi lekeler şeklinde olabilirler. Genelde güneşli mevsimlerde artarken güneş olmayan mevsimlerde azalma gösterirler.
Erken yaşlarda solar lentigo denilirken ileri yaşlarda oluşanlara senil lentigo denilir. Boyutları 2-20 cm arasında, renkleri açık kahverenginden siyaha kadar değişebilir. Lentigolar bazen sistemik birtakım hastalıklarla birlikte olabilirler veya hastalıkların habercisi olabilirler.
LEKELERDE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Lekelerin oluşum ve ilerlemesinde güneş çok önemli bir faktör olduğundan her şeyden önce güneşin UV ışınlarından çok iyi korunmak gerekiyor. Unutulmaması gereken nokta ise UV ışınlarının sadece güneşli mevsimlerde değil, bulutlu ve karlı havalarda da var olduğudur. Bu sebeple lekelerin ilerlememesi ve yeni lekelerin oluşmaması için her dönemde güneşten iyi korunmak gerekir. Kış aylarında 15-20 faktör güneş koruyucular kullanmak yeterliyken yaz aylarında daha yüksek faktörlü güneş koruyucu kullanmak gerekir. Güneş koruyucular etkilerini 4-5 saatte kaybettiklerinden gün içerisinde kullanım tekrarında yarar vardır. Kozmetik sektörü bu konuda çok hızlı bir gelişme göstererek çok değişik alternatifler üretiyor, yüksek koruma faktör içeren fondoten ve pudralar, güneş koruyuculu rujlar bu konudaki seçeneklerden birkaç tanesidir.
Medikal Tedavi
Bölgeye sürülen ilaçlar bazen bölgenin rengini açabilir veya soyucu nitelik taşıyabilir. Bilinen en önemli renk açıcılar hidrokinon, kojik asit, askorbik asit olup; bazen tek tek bazen kombine şeklinde uygulanabilir. Soyucu nitelikteki ilaçlar ise meyve asitleri veya retinoik asitlerdir. Daha derin tabakalara kadar nüfuz ederler. Soyucular bazen tek başında bazen başka yöntemler ile birlikte kullanılabilirler.
Kimyasal Peeling
Kimyasal peelingler; yüzeysel, orta ve derin peeling olarak 3 gruba ayrılır. Yüzeysel ve derin peelingler doktorlar tarafından uygulanır ve değişik konsantrasyonlarda olabilirler. Bu meyve asit türevi ilaçlar doğru uygulandıklarında kişinin günlük aktivitelerini etkilemezler. Cilt tipi, cilt rengi ve problemin yoğunluğuna göre seans sayısı ve seans araları (ortalama 5-10 seans haftada bir) değişebilir. Derin peelingler cildin derin tabakalarına kadar soyma yaptıklarından iyileşme dönemleri ağır geçer. Doğru uygulanmadığında yan etki riski fazla olabileceğinden çok tercih edilmezler.